Aralık'ın gelmesiyle YAPİKA artık atölyelere hazır hale geldi. İlk atölye Doğukan'la Mandala atölyesiydi, uzun zamandır takip ettiğim bir türlü fırsat bulamadığım bir atölyeyiydi Mandala çizimi ve Doğukan'ın süreci farkındalığa ve bir nevi meditasyona getirmesi beni daha da çok sevindirdi...
Her çizgiyi, her noktayı takip etmek, bir yandan içimde uyanan duyguları, güzel ve estetik olmasını istediğim için kendimi akışa bırakmaktaki kaygımı gözlemledim, her zamanki gibi... Hem yaptığım şeyleri yeterince iyi bulmayıp hem de bozulmalarından korkmak ne yaman bir çelişki aslında.
Aynı çelişki tabii ki YAPİKA'nın varlığında da buluyor beni bir tarafım keyifli ve sakinlikle kutlamak isterken bu alanı bir yanım hep telaş içinde, her şeyi aynı anda var etmek, şimdiye kadar hiç yapmadığım kadar güzel resimler yapmak, hem kendi adıma hem de çevremdekilerin atölyeleriyle önce takvimi sonra mekanı doldurmak, her şeyi bir anda oldurmak istiyor. Böyle olacağını adım gibi bildiğim bir iç diyalog içinde geçiyor günler, zamanın var, keyifle ve içtenlikle üretmeye diyen sesle, hadi hemen geç kalıyorsun, zaten nasıl yapacaksın ki'nin savaşı.... Pek tanıdık...
Bu kenara bir günlük açmamın nedeni de bu aslında, bu süreci, andan ana içimde değişenleri takip etmek ve paylaşmak...
Aslında yazmaya başlama sebebim dün akşamı anlatmaktı. Ayşe'yle yapmak için yola çıktığımız Geri Dönüşüm Atölyesini... Bu sürecin de bir aynası aslında... Ayşe'nin yaptığı, benim de dün öğrendiğim bu süreç pek kıymetli benim için... Hem ellerimle bir şey yapmak, hem de bunu yaparken geri dönüşüme dair bir şeyler öğrenmek. Gerçekten de kağıt hamuru pek güzel bir malzemeymiş, bütün bu her şey havada süreci sona erdiğinde çalışacağım malzemelerden biri olmaya aday.
Bu malzemeyi ve Ayşe'nin bu konudaki birikimini başkalarıyla paylaşmak onun kadar benim de heyecanım oldu, ne var ki ilgili gözlere, kulaklara, yüreklere ulaşamak pek kolay değil... Sabah geleceğini bildiğimiz 2 katılımcı vardı ancak kutlu bir süreç onları gelmekten alıkoydu, biz yine de biraraya gelmeye karar verdik. Sonra tam yalnız yapıyoruz derken 2 katılımcımız olur gibi oldu, son anda yine yalnız kaldık... Bu da bir ihtiyacımızmış ki çocuklar gibi neşe ve heyecanla denedik ve ürettik Ayşe'yle... Atölyeyi bu ay her hafta tekrarlıyoruz, bakalım ulaşabilecek miyiz başka birilerine...
Ve hatırlıyorum, hatırlatıyorum kendime... Bu süreç böyle bir gemi inşa ediyorum kendime, engin denizlere, dalgalar, fırtına, gemideki çatlaklar işin doğasında, tıpkı adacıklar, gün batımı ve yunuslar kadar...