Nereye evrileceklerini bilmediğim 3 beyaz sayfa… Yolculuk işte böyle başlıyor…
Bari Tessler’in The Art of Money kitabı ile çalışıyorum, para ile ilişkimizin duygusal bağını anlatıyor, kendimize özgü olduğunu sandığımız hikayelerin ve zorlu duyguların evrenselliğini anlatıyor ve para ile ilişkimizi nasıl şifalandırabileceğimize dair çeşitli önerilerde bulunuyor kitabında…
Çok derin ve değerli bulduğum bu kitap ayrı bir blog yazısını hakkediyor ancak ben bugün bu kitaptan yola çıkarak sezgisel resim sürecinden nasıl bir rehberlik aldığımı paylaşmak istiyorum sizinle…
Neden 3 sayfa derseniz hem içimden öyle geldiği için, hem de aslında birden fazla sayfa ile aynı anda çalışmak tıkandığınızda geçiş yapmayı ve resimle aranıza mesafe kolaylaştırıyor, aynı zamanda bir resim üzerine çok fazla odaklanıp sabırsızca hareket etmenizi engellemiş oluyorsunuz ( bu benim sık düştüğüm bir hal )
İlk yaptığım şey beni çeken ilk rengi palete dökmek ve olabildiğince kendimi serbest bırakarak elimin bir şeyler çizmesine izin vermek… İlk andan itibaren 3 sayfaya yaptığım şeyler farklılaşmaya başlıyor, birine serbest kıvrak çizgilerle birine lekelerle bir diğerine ufak izlerle başlıyorum. 3 farklı nitelikte çalışmak bana denemek istediğim şeyler için özgürlük alanı tanıyor ama baştan söyleyim bunu planlayarak yapmadım, pek kolaylıkla üçü birbirini takip eden hatta sonunda birleşen bir niteliği de olabilirdi. Yapmaya çalıştığım en önemli şey zihnimdeki düşünceleri uzaklaştırıp kontrolü elime vermek… Öyleki bazen hangi renk boyayı palete sıktığımı bile sonrasında fark ediyorum, böyle bir akış haline ulaşmak en ideali – ama hiç kolay değil, çoğunlukla özgürleştiğimi fark ettiğim an zihnim yeniden devreye giriyor… Sanatın da bir meditasyon pratiği olması tam da bu yüzden…
Uzunca bir süre tek yaptığım şey oraya buraya renkler ve çizgiler bırakmak, içimden nasıl gelirse… Ancak bazen baştan itibaren bazen de ilerleyen noktalarda birden bir çizgi ya da leke bir anda bir şeylere benzediğini hissettiriyor, o zaman onun peşinden gidebiliyorum, ortadaki resimdeki kaktüs mesela, ilk andan hemen ortaya çıktı ve onu kaybetmek istemedim – buna dair de söyleyecek çok şey var tabii, bazen işe yarıyor, bazen de tüm süreci durduruyor tutunma hali – ama bu süreçte onu tutmak içimden geldi ve sadık kaldım, bir diğer resimdeki yüz de öyle, bir leke halinden çağırdı beni…
Bir yandan çağrıldığım şekilleri takip ederken mümkün olduğunca iz bırakma ve serbest olma haline sadık kalmaya çalışıyorum, beğendiğim yanları zaman içinde kapatabilmeye hazır olmam lazım, çünkü bazı yerler bana pek güzel geliyor olsalar da resmin bütünlüğü içime sinene kadar onlara tutunmak tehlikeli, üstelik aslında çoğu bir sonraki adıma hizmet ediyor, en sonda görünür olsalar da olmasalar da… Bu benim yöntemim tabii ki çünkü katmanlarla çalışmayı seviyorum ve derinlik kazandırdıklarını düşünüyorum…
Ve geldik en zor evreye, bir noktada kontrolü kaybettiğim hissi ile başbaşa kalıyorum, her şey kötü gidiyor, sevdiğim güzel olduğunu düşündüğüm yerleri de kaybettim, şimdi elimde bırak gıcık bir resim var, olmuyor, sıkıntılı… O an tek isteğim uzaklaşmak, olmadı işte deyip havlu atmak… Ama deneyimle sabit, eğer tam bu noktada o resmi başında kalmayı başarırsam gerçekten mucizevi bir şeyler oluyor. Artık elimde çirkin bir resim olduğu için eskisinden daha özgürüm, bozarım kaygısı biraz hafiflemiş, nasılsa işe yaramazsa atabileceğim bir şey, üstelik başlangıçtaki gibi boş ve beyaz bir kağıt yok karşımda, oldukça zengin… Bu nedenle bu aşamada attığım her adım daha bir cesurca oluyor ve resmin kalitesi değişmeye başlıyor. Yavaş yavaş, adım adım bir umut ışığı beliriyor ve gerçekten sabırla başında durursam o uzaklaşmak istediğim resim baktıkça bir şeyler ifade eden, yeniden bakmak istediğim bir şeye dönüşüyor…
Bazıları bittiğinde daha bi coşkuyla selamlıyorum onları, bazıları ise hiçbir zaman bu aşamaya gelemiyor, içimi sıktıkları bir ruh halinde ayrılıyoruz kendileri ile ama süreç her zaman şaşırtıcı… Öyle zamanlar oluyor ki geri dönüp baktığımda bu resmi ben nasıl yapmışım, şimdi asla yeniden böyle bir şey üretemem diyorum.
Bugün bu yazıyı yazmamın önemli bir nedeni ise sonraki adım, hatırlarsanız bu boş sayfaların başına bir niyetle oturduğumu yazmıştım, Bari Tessler’in kitabından bir çalışmaya ışık olması için resim çizmeye niyet etmiştim…
İşte böyle bir niyetle oturduysam başına, resime bir sorum varsa mesela – ki hiç öyle başlamamışsanız da olur – sonradan bakıyorum resmime bana ne söylüyor olabilir acaba?
Bu üç resim de bana o kadar çok bilgi verdi ki, bunları sadece düşünerek bulmam mümkün olmazdı. Üstelik yaptıkları sadece bilgi vermek de değil, bazı şeyleri sindirmeme, özümseme me de destek oldular. Birbirinden çok farklı sonuçları olan bu 3 resim içimde farklı duyguları aynı anda nasıl barındırabileceğime dair de ışık oldu…